30 Eylül 2011 Cuma

Kazım Koyuncu

"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. TEŞEKKÜRLER dünya ....

Tezer ÖZLÜ

“…Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için. Aranızda dolaşmak için çalışıyorum. İstediğimi çalışmama izin vermediğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirdiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İşyerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirdiniz ...

21 Kasım 2010 Pazar

Jean Paul Sartre

Şunu düşündüm : En bayağı olayın bir serüven haline gelmesi için onu anlatmaya koyulmanız gerekir ve yeter. İnsanları aldatan da bu zaten !..Kişioğlu hikayecilikten kurtulamaz, kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar..! Başına gelen her şeyi hikayeler içinden görür..Hayatını, sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır ; Ama ya yaşamayı ya da anlatmayı seçmek gerek...

16 Eylül 2010 Perşembe

Tabii ki Bukowski ...

 
 Sorun seçimlerini hep iki kötü arasında yapmak zorunda kalmandaydı; ve seçimin ne olursa olsun bir parçanı daha kesiyorlardı. Kesecek bir şey kalmayana dek. İnsanların çoğu yirmi beş yaşında mahvolmuştur. Araba süren, yemek yiyen, çocuk sahibi olan, kendilerine en çok benzeyen başkan adayına oy vermek gibi her şeyi yapılabilecek en kötü şekilde yapan g.tlerden oluşmuş bir toplum. İlgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. İntihar? Tanrım, çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi. ...

Lermontov

"Hayır, böyle tutkuyla sevdiğim sen değilsin.. Güzelliğinin parıltısı etkilemiyor beni.. Ben sende geçmiş yılların acılarını seviyorum.. Ve yıkılıp giden gençliğimi"

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Harriet Tubman

 İki şeye hakkım olduğuna karar verdim: Özgürlük ve ölüm.
Birine sahip olamazsam ötekini isterim çünkü hiç kimse beni canlı tutsak edemez...

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Goethe

Bazen bir an için kalkıp gitme, bağları koparma cesaretini buluyorum kendimde... Keşke nereye gideceğimi bilsem! Herhalde giderdim...

6 Temmuz 2010 Salı

Oscar Wilde

Ben hiç degişmem..! 
Neden..? 
Hayat sana bir şey öğretmedimi...?

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Montaigne

En büyük cezaevi, cahil bir insanın kafasının içidir...

Michel Foucault

Herkesin birbirine benzediği yerde hiç kimse yoktur....

23 Haziran 2010 Çarşamba

Bob Marley

Gerçek şu ki, herkes seni incitecek. Yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak...

22 Haziran 2010 Salı

Albert Einstein

Eğer bir insan marşla uyum içinde yürüyebiliyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yalnızca bir omurilik yeterli olabileceği halde, her nasılsa yanlışlıkla bir beyni olmuştur...

16 Haziran 2010 Çarşamba

Victor Hugo

İnsan sevilmeyince bayağılaşır.

15 Haziran 2010 Salı

Halit Ziya Uşaklıgil

İnsanlar tuhaftır. Fena bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa, mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar...

10 Haziran 2010 Perşembe

Özdemir Asaf

Soru bir:
Senin yüz fotoğrafın çekilecek
Yüzünde yüz var mı? 
Soru iki:
Senin yüz fotoğrafın çekilecek 
Sende çekilecek yüz var mı?

7 Haziran 2010 Pazartesi

Can yücel

Ellerindi ellerimden tutan
Ellerimdi ellerinden tutan...
Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi
Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin
Kimbilir kaç martılar halinde

Bir masada karşı karşıya

Seyrederken dudaklarını senin
Dile gelmiş ilk Türkçeydik
Henüz başlamış kül rengi bahar
Ne savaş, ne barıştık biz...

Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar

Manolyaya gece konmuş kumrular...

4 Haziran 2010 Cuma

Mevlana

Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünür gülüstan olursun, 
Diken düşünür dikenlik olursun.

25 Mayıs 2010 Salı

Nietzsche

Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın.Çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız, karanlık da sizin içinize bakmaya başlar....

20 Mayıs 2010 Perşembe

Birhan Keskin

Bak tam orası
En yaralı yerim benim
İnsanın uyku dediği...

5 Mayıs 2010 Çarşamba

27.02.1947 - ∞

En uzun koşuysa elbet
Türkiye’de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez luverin namlusundan fırlayarak …
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun
Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun…!